ABD’nin Tehlikeli Oyunu ve Küresel Piyasalarda Son Durum
Covid-19 sonrası ABD’nin durgunluğu engelleme ve piyasaları canlandırmak için para basması küresel piyasalarda para politikalarını tehlikeye soktu. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump tek seferde 2 trilyon Dolarlık bir yardım paketi onaylamış ve ailelere 3000 dolar, pandemiden en çok etkilenen sektörlere 500 Milyar Dolarlık destekte bulunmuştu. Buna ek olarak federal bankalara da 4 trilyon dolar borç verebilmesi için rezerv sağlanmıştı. Peki bütün bunlar piyasaları nasıl etkiledi?
ABD’nin piyasaya fazla para sürmesi sonucunda küresel piyasalarda enflasyon 2020 yılından beri artışta. Bunu ABD’nin oynadığı tehlikeli bir kumar olarak gören finansçılar enflasyonla mücadele için de FED’in faiz artışlarında geç kaldığına işaret ediyor. Bugün açıklanan İngiltere enflasyon verisi de bundan bağımsız değerlendirilemez. Türkiye için enflasyon yeni bir şey olmasa da İngiltere son 40 yıldır ilk defa çift haneli enflasyonu görerek, enflasyon oranını %10.1 olarak açıkladı. TÜİK verilerine göre Türkiye’de ise %78.62 seviyelerinde açıklanmıştı.
2023-2024’de Piyasalarda Bizi Ne Bekliyor?
Yukarıda açıkladığımız gibi artan enflasyon, küresel piyasalardaki şişkinlik patlamaya yakın gibi duruyor. ABD’nin dış borcu 21.8 trilyon ve daha da artarken, Çin bankalarının müşterilere para çekme işlemini kapatmışken ve ülkeler bazında enflasyon yukarı tırmanırken 2023 senesi küresel piyasalar için çalkantılı olacak gibi görünüyor. Gelen veriler 2023-2024 senelerinde endeksler zaman zaman yukarı tırmansa da keskin bir ayı sezonu geçirecekmişiz gibi duruyor. Çin-Tayvan gerginliği, Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa Birliği enerji krizi siyasi bir süreç olarak görünse de arkada devam eden piyasa savaşlarını gölgelemek dışında bir görev görmüyorlar.
Çin’in emlak devi Evangrande’nin iflasın eşiğinde olması ikinci bir mortgage krizini ilerleyen dönemlerde tetikleyecek gibi duruyor. Öte yandan yine Çin bankalarının müşterilerine para çekme işlemlerini durduruyor olmasının ardından Çin-Tayvan gerginliği olması bu olayın suni bir politika olduğu izlenimini uyandırıyor. Çünkü şurası açık ki, Çin gibi askeri bir dev isterse çok kısa sürede Tayvan gibi ufak bir adayı çok rahat kontrol altına alabilir. Lakin istenen şey bir savaş değil dikkatleri başka yöne çekmek.
Çin Bankaları Neden Borçlarını Ödeyemiyor?
Şuna kısaca değinmek gerekir ki bankalarda reel olarak bulunan para verilen krediler kadar yüksek değil. Bu çöküş için bankaların işleyişini anlamakta fayda var. Bir kişinin 100.000 TL parasını bankaya yatırdığını düşünelim. Banka bu parayı bir başka yatırımcıya kredi olarak verip faizden para kazanır. Daha sonrasında aynı para yatırım ya da harcama yoluyla banka sistemine geri döner. Akabinde aynı 100.000 TL bir başkasına kredi olarak verilir. Böylece fiziki olarak ortada 100.000 TL para varken banka işlemlerinde bu para 200.000 TL olarak işlem görür. Çünkü iki kişi kullanmıştır. Bunun binlerce kişi tarafından yapıldığını düşündüğünüzde ortada belirli bir miktar fiziki para varken, işlem yapılan para bunun kat be kat fazlası olur. Ve ilk yatırımcı 100.000 TL lik parasını bankadan faiziyle çekmek istediğinde ortada artık bir para olmaz ama banka 200.000 TL lik işlemi açık tutmaktadır.
Kısacası bankacılık sistemi, Çin’in bazı bölgelerinde bankada parasını bulunduran insanlara paralarını fiziki olarak veremeyince çökmüş gibi görünüyor. Aynı durum Yunanistan’ın başına geldiğinde Avrupa birliği sistemin devamı için bankalara destek olmuştu. Fakat Çin aynı desteği bulamayacak gibi görünüyor. Piyasalarda başta bahsettiğimiz şişkinliğin önüne geçilmez ise (ki gelen veriler piyasalar düzgün bir seyirde ilerlese dahi çok olumsuz) küresel bir kriz bizi bekliyor. Endeksleri shortlamaya başlayan bir çok ciddi yatırımcı kitlesi mevcut. Ve piyasa balonu patlamaya başladığında ciddi kayıplar ile beraber doğru tarafta bulunanlar çok ciddi kazançlar elde edecektir.